Hamilelikte Sağlıklı Psikoloji


Hamilelikte Sağlıklı Psikoloji

    Hamilelik, hem mutluluğun hem de stresin bir arada yaşandığı, içerisinde bir çok başka zıt  duyguları da barındıran yegane süreçlerden biridir. Bu süreç kadının bedeninde bütün doğallığıyla var olmasıyla birlikte, tüm karmaşıklığıyla da hayatının en önemli dönüm noktalarından biri haline gelebilmektedir. Kadının bedeninde can bulan bu mucizevi oluşum, var olduğu  andan itibaren her açıdan kendini göstermeye başlar. Bu var oluş, hem fizyolojik hem psikolojik açıdan önemli değişikliklerle birlikte anne adayının tüm yaşantısını değiştirmeye hazırdır. Anne adayı fizyolojik etkilerin de varlığıyla duygularını en yoğun şekilde yaşıyor olsa da, bir bebeğin dünyaya gelecek olması, baba adayı başta olmak üzere diğer aile  üyelerinin de yaşantılarını yeniden düzenlemelerini gerektirecek ciddi bir yaşam olayıdır.   

    Hamilelik döneminde fiziksel değişimlerin yanı sıra kendini gösteren psikolojik değişimler, anne adayının, bebeğinin gelişinin heyecanını ve mutluluğunu yaşamasını kısıtlayabilmektedir. Bu durumun yaşanmaması ve hamileliğin en iyi şekilde deneyimlenebilmesi adına, psikolojik değişimlerin kontrol altına alınması önem taşımaktadır. Kontrol altına alabilmenin ilk adımı bu duygu değişimlerini yakından tanımak ve onları kabul etmektir. Sonrasında gizlemeden, baskılamadan özgürce bu duyguları yaşamak, anne adayına stresten çok mutluluk verecektir. 

    Üçer aylık 3 ayrı dönemden oluşan hamileliğin, her ayrı evresinde farklı psikolojik süreçler yaşanmaktadır. Bu dönemlerin kendine has psikolojik getirileri benzer olsa da, her hamileliliğin yegane ve kendine has farklılıklarının olmasından kaynaklı değişkenlikler gösterebilmektedir. 

    Hamileliğin ilk 3 aylık döneminde (1.trimester) kadın, anne olacağını yeni öğrenmiştir ve bunun heyecanı içerisindedir. Anne olma gerçeğine adapte olmaya çalışmak, hazır olup olmadığıyla ilgili kendini sorgulamak, yeterli olabilecek miyim, tüm bu sürecin üstesinden gelebilecek miyim gibi kaygılarla kendine karşı güvensizliğin ön plana çıktığı bir dönemdir. Fiziksel olarak hissetmediğiniz ancak icinizde oldugunu bildiginiz bir canlı, ayni zamanda fazlasıyla merak unsuru haline gelebilmektedir. Bu dönemde yapılabilecek en iyi şey, sizi kaygılandıran konuları belirleyip, tüm soru işaretlerinize bir cevap bulmak olabilir. Nasıl bir hamilelik düşündüğünüzü ya da nasıl bir anne olmak istediğinizi planlamak, size daha iyi hissettirecektir.

    Hamileliğin ikinci 3 aylık döneminde (2. trimester) anne karnındaki bebeğin fiziksel olarak da hissedilmeye başlanmasıyla bazı soru işaretleri cevap bulmuş ve hamileliğin tadını çıkarma vakti gelmiş olur. Bu döneme en çok damgasını vuran durum anne bedenindeki değişimlerdir. Fiziksel belirtiler sayesinde bebeğin geliyor oluşu dış dünyaya da duyurulmuş olur. Anne adayı bedenindeki değişimlerle ilgili kaygılar yaşayabilir, çevredeki insanlar da soruları ya da yorumlarıyla yeni kaygılara yol açabilirler. Bu dönemi en iyi şekilde atlatabilmenin yolu, kendi araştırmalarınızı yaparak yanlış bilgilerden uzak, kalbinizin gösterdiği yolda, kendinize ve bebeğinize güvenmek olacaktır.

    Hamileliğin son 3 aylık evresinde (3. trimester) doğuma sayılı günler kala, bebeğinizle kurduğunuz iletişim sayesinde bir çok kaygıdan kurtulmuş ve artık ona kavuşmaya çok yaklaşmış olmanın heyecanı içerisinde olabilirsiniz. Bu dönemde en sık yaşanan kaygı doğuma yöneliktir. Nasıl bir doğum olacak, bebek sağlıkla gelecek mi, ben sağlıklı kalabilecek miyim gibi soruların yanı sıra bir de doğum sonrası için yeterli hazırlığa sahip olup olmamanın kaygısı görülmektedir. Bebeğe kavuşma zamanının bu kadar yakın olduğu bir dönemde, bebeğinizin geleceğiyle ilgili bazı kaygıların oluşması çok doğaldır. Aile İçi sağlıklı iletişim ve bağlara dikkat etme ihtiyacı hissedebilir ve gelecekle ilgili bir takım yeni düzenlemeler yapmak isteyebilirsiniz. Bu dönemi de en iyi şekilde sonlandırabilmek için, özellikle ailenizle açık iletişim içerisinde olmaya dikkat ederek kaygılarınızı birlikte çözümlemeyi deneyebilirsiniz.

    Tüm hamilelik boyunca yaşanabilecek kaygıları genel olarak 4 madde ile toparlayabiliriz; nasıl bir hamilelik olacak, nasıl bir doğum olacak, nasıl bir bebek olacak ve nasıl bir anne olacağım. Bu sorulara cevap bulmaya çalışırken kendinizi olduğunuzdan daha güçsüz ve kırılgan hissedebilirsiniz ve hamilelik psikolojinizi kontrol altında tutmak zor bir hal alabilir. Bu noktada önemli olan tek şey çaresizliğe kapılmadan, işinizi kolaylaştırabilecek bir çok yöntem olduğunu bilmeniz olacaktır.

    Hamilelik psikolojisini en sağlıklı şekilde atlatabilmeniz için bazı önlemler alabilirsiniz. Öncelikle bu süreçte yalnız olmadığınızı bilmeli ve çevrenizden özellikle de eşinizden destek almaktan kaçınmamalısınız. İnsanlar böyle bir dönemde yaşadığınız şeyi tam olarak anlayamasalarda yardımcı olmak için ellerinden gelen çabayı göstereceklerdir ve siz sadece paylaştığınız için bile kendinizi daha iyi hissedebilirsiniz. Bu süreçte mutluluk kadar mutsuzluk, öfke, hayal kırıklığı, çaresizlik gibi olumsuz duyguları da yaşayabileceğinizi kabul edin, gizlemeyin ve bastırmayın. Bu duygular hamileliğin ve hatta insan olmanın doğasında var olan  olağan duygulardır. Yaşadığınız bu özel sürecin her şeyiyle tadını çıkarmaya odaklanabilirsiniz. Bunun yanı sıra hamilelik ile ilgili çeşitli araştırmalar yaparak kafanızdaki soru işaretlerine cevaplar bulabilir, yanlış bilgilerin yanılsamalarından korunarak gerçek bilgilerle kaygılarınızı azaltabilirsiniz. Bebeğinize kavuşacak olmanın heyecanını yaşarken kendinizi ihmal etmeyin, unutmayın ki onun iyiliği sizin iyi olmanızdan geçmektedir. Kendinize zaman ayırarak ve sosyal etkinliklerinizi ihmal etmeden hamilelik öncesi hayatınıza mümkün olduğunca devam etmeye özen göstermelisiniz. Her şeyin mükemmel olması mümkün olamayacağı için kendinize öncelikler belirleyebilir ve hedefleriniz tamamlandıkça adım adım ilerleyebilirsiniz. 

    Kendiniz ve bebeğiniz için yapabileceğiniz en iyi şeylerden biri de bir uzmandan psikolojik destek almaktır. Son zamanlarda yapılan araştırmalara göre hamilelik döneminde psikolojik destek almak, anne bebek arasındaki bağı güçlendirmekte ve doğum sonrası depresyon riskini azaltmaktadır. Bireysel terapi deneyebileceğiniz gibi çeşitli grup çalışmalarında da katılabilirsiniz. Etrafınızda sizin yaşadığınız süreçlerin benzerlerini yaşayan, sizi gerçek anlamda anlayabilecek başka hamileler görmek ve onlarla paylaşımlarda bulunmak, belirsiz olan bu süreci daha belirli kılarak rahatlamanıza yardımcı olabilir.

    Her hamilelik kendine has özellikler taşımaktadır, hiçbiri diğerinin aynısı değildir. Kendi doğum hikayenizi siz belirlersiniz. Kendinize ve bebeğinize güvenerek, bu süreci olabilecek en iyi şekilde yaşayabilirsiniz.